Merhaba Arkadaşlar,
Sevgili Satürn gezegenini bilirsiniz. Aslına sevgili desem de, Satürn’den son senelerde korkulduğunun farkındayım. Bu duruma şaşmıyorum çünkü Satürn haritamızda neredeyse orada korkularımız vardır. Bütün korkuların temeli ise ölüm korkusuna dayanır. Çünkü insan var olmak ister. İşte Satürn tam bununla alakalıdır. Satürn kuralları, sorumlulukları ve sınırları temsil eder. Gerçekçi, kontrollü ve seçici bir yapıdadır. Bir burçta ortalama iki buçuk sene kalır ve toplumsal olaylara imza atar. Bu yüzden ona sosyal gezegen denir. İnsan, sosyal bir varlıktır. Sosyal dünyada ise: kurallar, ahlaki değerler, ülkeler vs vardır. Bunlar olmazsa insan zaten yaşayamaz. Okan Tanşu Hocam “Kural olmazsa insanı insanı yer.” demişti. (Tavsiye ettiği kitap+ film Lord of the Flies )
18 Eylül 2015’de Yay burcuna kesin giriş yapan Satürn, 20 Aralık 2017’ye kadar burada kalacak. Satürn hiçbir yere boşuna gelmez, yapacak bir işi vardır. Zaten evrende hiçbir şey boşuna değildir. Her şey bir sistem ve plan içinde işler. Şimdi biraz Yay burcunu tanımak gerekir. Yay burcu: Satürn gibi sosyal ama onun tam tersi olan Jüpiter’in yönetimindeki bir burçtur. Jüpiter adaleti temsil eder, Satürn ise kural koyar. Yay burcu hep bir anlam arayışındadır. İnançlarla, felsefelerle ve ideolojilerle ilgilidir. Bunları da genelde uzakta arar. Genişlemek ve keşfetmek ister. Bir yandan daraltan ve bastıran Satürn, bir yandan fanatik ve abartan Yay bir araya gelirse neler olur? Satürn’ün Yay’a geldiği zamanları da inceleyerek bunlar sıralanabilir:
- Dar görüşlülük ve muhafazakarlığın hakim olması
- Dini kalıpların ve hayata bakışın sorgudan geçmesi ve yargılanması
- Kendi inanç ve ideolojilerini empoze etme veya dayatma isteği
- Özgürlüklerin kısıtlanması (medya, turizm, hukuksal konular)
- Savurganlığın disipline edilmesi
- Yüksek eğitimi düzene sokma
Bütün bunları çoktan yaşamaya başladık. Dediğim gibi; Satürn adeta bir öğretmen gibidir ve bize vermesi gereken dersi verene kadar karşımıza başka imtihanlar çıkaracaktır. Biz ise olanlara sürekli aynı tepkiyi verirsek bu imtihanı geçemeyiz. Ama bilinçli olursak hem kendimiz, hem evren, hem bizden sonra bu dünyaya gelecek her canlı için bir ışık yakmış oluruz. Peki bunu nasıl yapabiliriz?
- Önce kendimize bakalım ve kendimizi eleştirelim. Üstümüze düşen görevleri anlamaya çalışalım, suçu başkalarına atmaktan vazgeçelim. (Mesela Satürn’e :p)
- Düşünelim. Belki çok har vurup harman savuruyorduk. Düşüncesizce yiyor, içiyor ve harcıyorduk. Unutmayalım; insan azaldıkça, çoğalır.
- Kişilere değil, olaylara karşı olalım. Onun ülkesi, benim dinim diye bakmayalım. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın zihniyetinden vazgeçelim.
- Fanatik olmak için illa bir siyasi partiye, dine veya takıma bağlı olmak gerekmediğini anlayalım. Kendisi gibi düşünmeyeni dışlayan herkes fanatiktir. (Kubilay Aktaş’ın sohbetleri Video )
- İstediğimizi barışı başkalarını kınayarak değil, anlamaya çalışarak sağlamaya çalışalım. Komşumuzun evrenini kucaklayalım ki bize açılsın.
Ben deniz Satürn Yay döneminde doğmuş biri olarak bu yazıyı birinin paylaştığı video’yu izledikten sonra yazmaya karar verdim. Amacım Satürn Yay’dan yola çıkarak fanatikliğe değinmekti. Egomun kendini tuttuğum takım, inandığım din, ait olduğum ülke veya oy verdiğim partiyle var etmeye çalıştığının artık farkındayım. Onun beni bunlarla sınırlamak istediğini biliyorum. Halbuki ben onlar olmasa da varım ve onlardan çok öteyim. Eğer ona ayak uydurursam, “ben haklıyım, sen değilsin.” derim ve sınırlarım dışında olan herkesi tehdit olarak algılarım. (Teşekkür ederim Tuğçe Saykı) Sınırsızlığı keşfetmek için sınırları (egonun) bilmeliyim.
Farklı dilden konuşsak da, farklı inançlara sahip olsak da birbirimize karşı hoşgörülü olmamızı diliyorum. Umuyorum ki yazım okuyan herkesin kalbinde veya aklında bir yerlere temas eder. hiçbir kere hayat bayram olmadı ya da her nefes alışımız bayramdı
Hoşça kalın! 🙂
“Satürn Yay Hikayesi” için bir yanıt